Sosyal Ağlarda Ahlaksızlık ve Adaletsizlik Batağında Boğuluyor muyuz?

Sosyal medyada adalet ve ahlak kavramı nerede başlıyor nerede bitiyor? Sosyal ağlarda kişilere ve kurumlara düzenlenen saldırılar nasıl durdurulabilir?

Sosyal Ağlarda Ahlaksızlık ve Adaletsizlik Batağında Boğuluyor muyuz?

Sosyal medyada bir adalet ve ahlak kavramı olduğuna inanıyor muyuz? Buna inanırsanız biraz fazla iyimser olmaz mıyız? Bir insana, birkaç bin takipçisi bulunan bir hesaptan atılan yalan ve iftiranın bir anda hızla yayılmasını önleyebilmek neredeyse imkânsız. Buna karşı önlem alabilmek de son derece yorucu ve sonuçsuz kalabiliyor. Peki, sosyal medya nasıl kirleniyor…

Çok değil birkaç ay önce menşeinden emin olunmadan kaç marka İsrail Malı diye protesto edildi, sayısını bugün hatırlamıyoruz bile. Sosyal ağlarda hızla yayılan kaynağı araştırılmadan körlemesine paylaşılan benzeri protesto ya da iftiraların kime nasıl zarar verebileceğini hiç düşündük mü? Çamuru attıktan sonra arkamızda bıraktığımız hasarın kaç bin kişiye dokunacağını kestirebiliyor muyuz? Buna cevabımız maalesef hayır.

Sosyal medyada adalet ve ahlak kavramı işte tam bu noktada başlıyor. Yukarıda saydığımız davranışların hiç biri ne ahlak ne de ahlak kuralları ile bağdaşıyor. Sosyal medya çoğunlukla içerindeki nefreti kusarak hezeyan yaratmak isteyen kişilerin kolayca manipüle edildiği bir ortam haline dönüşüyor. O kadar hızlı bir nefret dalgası yayılıyor ki; sanki herkes biri çıksa da galeyana gelsek gibi köşelerinde hazır bekliyor gibi.

Ne etik ne adil

Konuyla İlgili Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölüm Başkanı ve Dekan Yardımcısı Doç Dr. İdil Sayımer,  “Sosyal medyada etik konusu tartışılabilir ama ağ toplumunda adalet kavramı ve hukuki süreçler son derece düşündürücü. İnsanların yarattığı sanal kimlikler, ilişki yönetiminde bir dezavantaj olarak ortaya çıkıyor. Bu etik bir problemdir. Güvensizlik oluşturuyor. Demokrasi anlamında baktığımızda aslına insanlar sosyal medyayı, kendilerine korkmadan ifade özgür bir alan olarak sahiplenmeye çalıştı. Bu yönden ifade özgürlüğünün sanal ortamda ve sosyal medyada nerede başlayıp bittiğinin bilinmezliği, ahlaksızlık ve adaletsizliğin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bundan bireyler, kurumlar, aileler ve markalar zarar görüyorlar” diyerek durumu bir paragrafta özetliyor.

Ahlaki Panik

Sosyal ağlarda ahlaki panik olgusunun örneklerini ise gündem oluşturan ve gündeme karşı koyan taraflar yaratıyor. Buna örnek vermek gerekirse her hangi bir konuda basında yaratılan ahlaki panik sonucu oluşan tepkiler, Facebook gibi sosyal ağlarda yeni bir örgütlenme şekilleri oluşturabiliyor. Çoğu zaman manipüle edilerek oluşturulan tepki hem ahlaki panik tepkisine, hem de yeni bir mücadele şekline dönüşebiliyor.

Sosyal ağlarda yeni toplumlar yaratmak

Facebook ve Twitter gibi mecralar kullanıcılarına mesajlaşma ve tanışma imkânı sağlayan web siteleri olmaktan çıktı. Kullanıcıların organizasyon kurmayı, organize olmayı, bilgi ve fikir paylaşmayı, inançlar düşünceler etrafında gruplaşmayı sağlayan sosyalleşme platformlar haline geldi. Sosyal ağların yükselişi, organizasyonları çevrimiçi topluluklara dönüştürdü. 

Sosyal ağlar yoluyla yapılan her hareket, haber, çağrı ya da protesto çok sayıda insana çok kısa sürede ulaşabiliyor ve bunun yanı sıra bireylere ve küçük topluluklara hem talep eden, hem içerik belirleyen olma veya bireysel tepki verebilme gibi avantajlar da sağlıyor.

Yarattığımız özgürlüğün sularında boğuluyor muyuz?

Sosyal medyayı ilk kullanmaya başladığımızda sırasıyla; tanışmak, kaynaşmak ve gruplar oluşturarak bilgiyi paylaşmaya başlamak gibi evrelerden geçtik. Ancak durum son derece kontrolsüz bir şekilde kaynaksız bilgi ve protestoların oyuncağı olmamıza kadar gelmiş durumda.

Söylenti paylaşmak yerine bilgi üretebilseydik, bugün bu endişeleri yaşamayabilirdik. Bilgisi olmadan fikir üretenlerin tuzağına düşüyoruz. Kanunların çeşitli konularda zorladığı ancak adaleti sağlayamadığı bir yer olan sosyal ağların geleceği artık üniversitelerde tartışılıyor, paneller düzenleniyor, akademisyenler sayfalarca tez üretiyor.

Geleneksel medyanın kaynak araştırıp haber doğrulamakla geçirdiği doğal zaman süreci sosyal medyada çalışmıyor. Bu konuda dikkatli olmak ve büyük bulanık dalgalara kapılmamak sadece bizim sağduyumuza kalıyor. 

Rakamlarla Sosyal Medya (İnfografik)

Sosyal Medya ve Yasaların Tarihçesi

YORUMLAR