Her Ortamda Ne Kadar Bilgili Olduğunuzu Göstermek İçin Kullanabileceğiniz 4 Muhteşem Konu Başlığı

Arkadaş ortamlarında dikkatleri üzerinize çekmek, hayran kazanmak istiyor musunuz? Sizi böyle alalım.

Her Ortamda Ne Kadar Bilgili Olduğunuzu Göstermek İçin Kullanabileceğiniz 4 Muhteşem Konu Başlığı

Arkadaş ortamlarında dikkatleri üzerinize çekmek "Aaa! Ne kadar da bilgisin" diye hayran kazanmak istiyor musunuz? Bunu için insanların hep karşılaştığı ama sebebini bir türlü bilmediği ince bilgi dokunuşlarını kullanabilirsiniz. Bunu ukalalık olarak algılasalar bile zamanla sizin derin bilgilerinize başvurmakta bi sakınca görmeyeceklerdir.

Ancak bunu yapabilmek için arkadaş gruplarınızın ilgi alanlarını biraz tanımanız gerekiyor. Onların neler konuşurken, nerede eksik kaldıklarını takip etmeniz son derece yeterli olabilir. Aşağıda okuyacağınız bu "hap" bilgiler hem sizin hem de arkadaşlarınızın hoşuna gidecektir. Ancak unutmayın bu ilgiyi sürdürebilmek için sürekli olarak araştırıp grubunuzun "bilgesi" olabilirsiniz. Sosyal topluluklarda insanların konuşabileceği konuların çeşitliliği sınırsız gibi görünse de ilgi odağı yaratarak doğru noktada, doğru konularla ilgili "bilgiçlik" taslamanız mümkün. İşte gündelik konuşmalarda karşınıza çıkması muhtemel konu başlıkları için işinize yarayacak bilgiler.

 Garajlarda bir şeyler icat etmek ne zaman popüler oldu?

(Bill Gates Microsoft’u garajında kurmuştu geyiği için güzel bir genel bilgi)

Bir defa şunu bilmek lazım, modern garajlar ne zaman kullanılmaya başlandı? Tarih kitaplarına göre bu alışkanlık 1920’lerde başlamış görünüyor. Walt ve Roy Disney çizgi film yapmaya 1923’te Hollywood’daki bir garajda başlamışlar. Bu durumda ilk üretim alanında atılan adımda Hollywood imzasını görebiliyoruz. Bu çalışmanın arkasından Gerhard Fisher adlı bir mühendis, Metallascope metal detektörlerini Palo Alto, Kaliforniya’da bir garajda üretti. Palo Alto’yu bugün biz Silikon Vadisi olarak da biliyoruz. Ancak şunu da unutmamak lazım. Garajlardan önce ahırlar vardı ve telefonun mucidi Alexander Graham Bell laboratuvarını 1885’te, babasının Washington’daki evinin arkasındaki ahırda kurmuştu. Demek ki insanların bir şeyler icat etmek için biraz kafa dinleyecekleri, yalnız kalabilecekleri yerler makul.

Güneş ne renktir?

("Arkadaşlar güneşi hiç bu kadar sarı görmemiştim" tepkisi üzerine harika bir giriş)

Güneş, aslında bizim onu gördüğümüz renkte değil. Yani o sarımsı rengi bize gerçek rengini vermiyor. Mantığı şöyle kurabiliriz; eğer güneş sarı renkte gördüğümüz için sarı olsaydı, uzayın koyu mavi bir tonda, yıldızların da hepsinin ışıltılı renklerde olması da gerekirdi. Ama durum böyle değil. Atmosfer Güneş’ten gelen bazı dalga boylarındaki ışımayı emiyor. Bunun yanı sıra bazılarını da yansıtıyor. Yüzey ısısı 6000 derece civarında olan Güneş’in gerçek rengini görmemiz bu yüzden mümkün değil. Güneşe bir uzay filtresiyle bakabilseydik tamamen beyaz olduğunu görebilirdik. Kısaca Güneş’in aslında bir rengi yok. Güneşin beyaz ışığı, tüm renklerin karışımını içeriyor.

Beynimizin daha fazlasını kullanabilir miyiz?

(Beynimin hepsini kullansam kesin "süper kahraman" olurdumculara karşı kullanılabilir)

Aslında bunun cevabı evet. Ama çok da hayal ettiğimiz gibi değil.Gerçekleri konuşacak olursak, beynimizde daha fazla işlem yapacak kadar boş bir yer yok. Yani beynimizin tamamı çalışıyor. Onun için fazlasını çalıştırmak imkansız gibi bir şey. Ancak beynimizi optimize etmemiz mümkün olabiliyor. Yani belli noktaları daha fazla çalışması için eğitebiliriz. Bilim insanlarına göre beynimizin üretken çalışma performansını arttırmak için iki farklı yol izlenebilir. Bunlardan birincisi tamamıyla odaklanabilmek.  Zaten işin zor kısmı da burada başlıyor.  Çünkü insanlar odaklanmayı sürdürülebilir kılmakta zorluk çekiyorlar.

Bir diğer çözüm ise beynimizi en uygun duruma getirerek geliştirebileceğimiz optimizasyon tekniği. Bunu yapabilmek için de, kişisel önyargılarımızın ötesine geçerek, bir anda çok daha iyi bir problem çözücü olmaya kendimizi adamamız gerekiyor.

İnternetin geleceği nasıl olacak?

("Abi ya bundan 20 sene önce internet yokken insanlar ne yapıyormuş" geyiği için harika bir kapak)

Sınırları olmayan bir şeyin gelişimi ve geleceği hakkında konuşmak zor. Bu sorunun cevabı tamamen teorilere dayanıyor. Gerçeklere değil. Çünkü bugün kullandığımız internet, sadece evinize yemek sipariş etmeniz, dünyanın en büyük bilgi arşivine ulaşabilmeniz ya da arkadaşlarınızla sohbet edebilmenizi sağlamıyor. IOT yani Nesnelerin interneti sayesinde (Internet of Things) evlerimizin ısısını bile internet üzerinden uzaktan kontrol etme veya buzdolabının içindeki malzemeler azaldığında bir mesaj alarak anında sipariş edebilme gibi olanaklara da sahibiz. Öte yandan bu teknoloji küresel olarak bölgelere göre değişiklik gösteren trendler de yaratabiliyor.

Android İşletim Sistemi Hakkında Hiç Duymadığınız 28 İlginç Gerçek

Basit Mekanizmalar, Doğal Olaylar ve Formüller Nasıl Çalışıyor? İşte Animasyonları

YORUMLAR