Beyin Yakan Bilimsel Gerçekler

ışık, su, mikrodalga ve kablosuz şarj hakkında bilinmeyenler

Beyin Yakan Bilimsel Gerçekler

Aydınlanana kadar zor ve karmaşık olan bilim dünyası, öğrenince “Haaa” dedirttirmeye devam ediyor. Gün içinde aklımızdan birçok soru bir anlık geçip gitmekte. Bunlardan bazılarını araştırıyor, bazılarını ise unutup geçiyoruz. Benim atlayamadığım ve kafama takılan bazı başlıkları, sizler için derledim.

Işığın İtici Gücü

Isaac Newton’un 2. Hareket Yasası olan bu formül, bir cisme uygulanan net kuvvetin cismin kütlesinin hareket ivmesiyle çarpımına eşit olduğunu söyler. Kısacası uygulanılan kuvvet sıfırdan büyükse, cisim hareket eder. Peki ya ışığın kuvveti?

Asla hızı değişmeyen ışık, kütlesi olmayan fotonlardan oluşur. Peki, "hızı yani ivmesi ve kütlesi olmayan ışığın bir kuvveti de yoktur" diyebilir miyiz? Bu kısım biraz karışık. Kütlesiz de olsa momentum taşıyan fotonlar, cisimlerin üzerinde kuvvet uygulama etkisine sahip. Frekansı arttıkça momentumu da artan ışığın, normal hayatta itme gücünü görmememizin sebebiyse bu itiş gücünün yetersiz olması. Örneğin Güneş’in ışınım basıncının gücü uzay araçlarını itebilecek, hatta asteroitlerin yönünü değiştirecek güçte.

Kablosuz Şarj Teknolojisi

Kablosuz şarj teknolojisi, temelde alternatif akımın radyo frekanslarına çevrilerek, cihazların arasında transfer edilme prensibiyle çalışır. Henüz geliştirilmekte olan bu teknolojide, transfer sırasında enerjinin yüzde 10’luk bölümü havada kayboluyor. Bu enerjiyi kablolu teknolojide kaybetmek için yüzlerce metre kablo kullanmak gerek.

Kablolu iletime kıyasla daha uzun sürede ve düşük verimle gerçekleşen kablosuz şarj, hala geliştiriliyor. Henüz menzil sorunu çözülemeyen bu sistemde, iki cihazın birbirine olabildiğince yakın olması makbul. Kablolu şarj sisteminden daha dezavantajlı olan teknoloji, elektrik tasarrufunu da düşürüyor. Kısacası, verimi düşüren, şarj süresini uzatan, bir de üzerine elektrik faturasını şişirecek bu teknolojiye çok bir inancım yok diyebilirim.

Yanmayan Su Yapmışlar

Bir yanıcı (hidrojen) ve bir yakıcı (oksijen) gazdan meydana gelen su, neden yanmaz? Hidrojen ve oksijen gazları, atmosferde gösterdikleri özelliklerini bir araya gelince kaybederler. İki hidrojen ve bir oksijen atomunun kurduğu bağ öylesine güçlüdür ki, ateşin ortaya çıkardığı enerji bile bu bağı çözmeye yetmez. Bu yüzdendir ki, yanan bir şeyin üzerine dökülen su, yanmaya sebep veren oksijenin havayla temasını keser ve söndürücü etki gösterir.

Petrol gibi sıvı yakıtların sudan en büyük farkı, içeriklerinde karbon atomunu taşıyor olmaları. Hidrojenle birleşip hidrokarbon zinciri oluşturan karbon, sudaki gibi istikrarlı bir yapıya sahip değildir ve kolayca tutuşabilir.

Yalancı Mikrodalgalar

Küçük alanda hızlı ısıtmada oldukça kullanışlı olan mikrodalgalar, meğerse enerji konusunda oldukça müsrifmiş. Her 1 kilowatt enerjinin 200 watt’ını boşa harcayan mikrodalga fırınların, ömrü ise sadece 2 bin saat. Kısa sürede ısıtma sağlayan teknolojiyle, evlerimizi ya da sularımızı ısıtmaya kalksak, 12 haftada ömürlerini tüketmelerinin yanında, bir de kullanacakları elektriğin haddi hesabı yok. Anlaşılan, yiyecekleri ısıtırken gösterdikleri performans yanıltıcı olan mikrodalgaları ömürleri boyunca sadece mutfaklarımızda kullanacağız.  

 

YORUMLAR